Kayıtlar

Ocak, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SETR EYLENEN

             Kelimeleri elime seni gönlüme doladım, dedi kadın.       Suskunluğu göğsüme haykırışı ahire bıraktım, dedi adam. Ve ekledi sükuti bir surette; insan dönüp dolaşıp varamadığına düğümleniyor.      Kim kime hangi bağlarla iliklenmişti bilemediler. Yolun devam ettiğiniyse ufka bakınca bilebildiler. Dediler gökyüzü hangimize daha karanlık? Cevabını verebilen olmadı.      Yazgısına hükmeden değil boyun eğen oldular. Gecenin kalbine nakşoldu hüzünleri. Şikayet eden de olmadı şükreden de. Çünkü bildiler ki her isyana varmamak şükür değildi.       Sonra bulutlara emanet edildi niyazları. Hissetmenin var olmaktan öte olduğunu da bildiler. Isrardan beri durdular. Bir gün bir yerde kavuşmak da gerekmezdi. Kalbinde taşıdıkları muhabbetin bakiliği kafi geldi her ikisine de. Tesirsiz tesellilere sığınmadan birbirlerini 'her şeyin sahibine' emanet ettiler.     İyi ki, denildi, kapa...

UMMANSIZLIK

         Martı sevdiğini denizde arar. Arar, bulur, divane olur onunla. Ve bir gün üzerinde uçtuğu denizin kuruduğunu görür. Vazgeçmez başta. Can suyu taşır, kuruduğunu gördüğü -sevdiğine yuva olan- denizin dehlizine. Nafile bir çabaya kendini kurban edercesine çırpınır. Aklen uzaklaşmak gerektiğini düşünse de gönlü; çekimine kapıldığı bu kadim diyardan azade olmak istemez. Döner dolanır yine oraya uçar. Ne yaparsa yapsın kuruyan denizin yeniden ikmal olmayacağı hatırlatılır ona. Hatırlatılmaktan ziyade kör edici bu gerçeklikle yüzleşmesi istenir. Her şeye rağmen ayrılmaz martı ona gönüldaşlık eden denizin dibinden. Çoraklaşmış bu diyardan medet ummaz amma sevdiğine ihanet etmemiş olma ferahlığıyla can verir. Ve şu hakikat haykırılır göklerden;  insan daima kendi çölünde kurumaya mahkumdur.

SATIR ARA'm

             Dünyamda yer bulamadım kendime yine. Bulamadım diyorum ki;boğazıma tıkanıyor geçersiz sözcüklerim. Anlatmaya çalışırken hep birbirine dolanıyor kelimelerim. Allahtan şimdilik kimse farkında değil bu soluksuz telaşımın. Bakmayın; iyi geliyor bu farkındasızlık aslında. Sarılıp sarmalanıyorum ben de sıkıca aydınlıksız gecelerime. Satır aralarına gizlediklerimi içerimde giz'il tutuyorum. Ama korkmayın! Ben kendime de ayna tutuyorum.  Dolanıp dolanıp başa sarmanın kime faydası olmuştur ki bana olsun, diyorum. Yapamadığı şeyin peşinden gidecek cesareti yoksa insan zorlamamalı, yormamalı, bazı şeyler olduğu surette nizam bulmalı, diyorum. Diyorum ve iç sesimi yapamadıklarıma perde eyliyorum. Sonra karşıya geç[e]meden sesleniyorum, sesimin ulaşması gereken yerlere. Affa, sevgiyle baş koyuyorum. Üzmemeye niyet ettim, fakat çare yok, yok oluyorum. 

DÜSTURSUZ DERDA

 İyiliğinin kötülüğe galebe çalması için kaç döngü gerek biliyor musunuz?                                                     İnanın ben bilmiyorum. Zahar bildiklerim bilmediklerimin hep gerisinde kalıyor! Konuşup, konuşup susarak vuzha erebiliyorum ancak. Susarak tamamlıyorum varacağım yolları.              Halbuki biliyorum sen susmamı değil durmamı tercih ediyorsun.  Ne yöne gideceğimi karar veremediğim anlarda vicdanımı kendime kıble ediniyorum. Doğruluğundan hiçbir zaman emin olamadığım itikadi bir yol deniyorum kendime. O yol beni çıkışı olmayan kapılarda bırakıyor zaman zaman. Ama varılması kadar uğrunda yürünmesi gereken engebeli yokuşlara revan olmaktan da beri durmuyorum. Yol kimi büyüyüp kimi küçülüyor gözümde.                         ...

KIRGINLIĞIN EVRİLDİĞİ SURET

               Kahverengi bulutlardan kendine bir örtü yapmış gökyüzünde nefes alıyor kadın. Nefes aldığından çok nefes veriyor. En çok kime borçlandığını bilmiyor. Kimden alacaklı olduğunun farkında oysa.                                                                                                                                                                  Söylenmek diyor kendi kendine, hiçbir surette benim menfaatime değil. Susmalı diyor, içinden usulca.         İspata gerek duyulmayan duygularını bir sandığa saklayıp kap...

ACIYLA GEL'ME YENİ GÜN

        Yeni günü, yeni yılı huzursuz bir başlangıçla selamladık.   Her geçen gün geride bıraktıklarımızın ağırlığı taşıyor omuzlarımızdan. Onca karanlık ve ardı arkası kesilmeyen zulümlere şahitlik edip de hiçbir şey olmamış gibi yaşanamıyor da. Gündelik rutinler içinde dünya telaşına ekleniyor bin bir acı görüntü. 'Peki ben ne yapabilirim?' diye sorup sorgulayarak olduğumuz yerde kalakalıyoruz. Bireyselliğin gücü ve güçsüzlüğü altında eziliyoruz. Dualarımıza dualar ekleyip, zalimlere karşı daha öfkeli bir nefret biriktiriyoruz. Ve biz çözümünü bulamadığımız iğreti bir çaresizlikte tükeniyoruz. Yarınlar sahiden güzel olacak mı bilmeden, yeni güne umutla çıkabilmek temennisini de eksik etmiyoruz. Ve ben;                                                                          ...

AYIŞIĞI'NIN NÜKSETTİĞİ LİMANDAYIM

 Yazmak insanın insana gönül borcuymuş.                                                                                                         Böyle bildim. Böyle inandım.                                            Oysa bana 'Yaz muhakkak' dediğinde bir 'kıymetli' ne çok sarsılmıştım. Haddim miydi? Düşünmüştüm. Çokça hesap edip, vazgeçmiştim. Kendimle alıp veremediğim hengamelerin eşiğindeyken bir kelam edecek cesaretim yoktu o zamanlar. Sonra kelimeler evrildi içimde. Cümleler boğdu, kemirdi içimi. Ben durdum kalem konuştu.  Daha çok susmam gerekti sonra. Susmam, susmaların götüreceği kıyılara varmam gerekt...

SIĞ SULARDA SIĞINTI KALDIM

   Kimileri hep uyanıktır. Uykusunu ne geceye ne gündüze emanet etmiştir. Ayışığıyla aydınlanır günü de gecesi gibi. Hatrındakiler geçmişte kalmasın diye dalmak istemez ölümü andıran tekinsiz bir uykuya. Zıddı olmayan duygularını içinde törpüleyerek adımlar tüm koyları. Yanında eşlik edeni olmadan da yürür. Yürür, yürür, yavaş ve sakin. Kimseler bilemez varmak mıdır gayesi. Açmaz sandığını kilitli tutar. İnsan insanın tesellisidir fakat o kendine merhem olmayı yeğler. Geldiği, döndüğü ve vardığı yollar hep aynı kapıda son bulur.  Ve O hâlâ; zamansız hatıralarına nakşedilen ah'ların şükre dönmesi niyetiyle yolda olmaya devam ediyor.

NAZARGAHIMIN SIZISI

Yazmak, kendi hayatında çığır açmak derdim hep. Sonra nasıl oldu da cüret edemediğimin içinde buldum ben kendimi. Kapı araladım olası her şeye.  Yazarak kendimle yeniden yüzleştim. Yüzleşmek istemediklerimleyse düelloya oturdum. Bir adım ileri bir adım geri bir sabitiyetle yola seyir tuttum. Yarına ışık yerine, karanlık bir boğuntu bırakıyorum oysa.  Mümkünse 'kimseye yük etmeden yaralarını yürüyebilenler' hizasına yazılsın adım... Ben heybemde çokça sus'uş biriktiriyorum.