EKLENTİ
Düşünüyorum ve üzerinden ne kadar zaman geçti hatırlayamıyorum. Oysa herkes bilir ki; insan unutamayacağı bir çerçevenin içinde katmerlenmiş bir karedir. Ve buna rağmen bile ferasetim yokluğu-nu idrak etmeye yetmez. Göğsümde çınlar belli belirsiz bir saat. Akrep yelkovanı asla yakalayamaz.
Diri tuttuğumu zannettiğim şeyleri kırık kanatlarımdan aşağı düşürmektir sanki marifetim. Öyleyse ve vaktiyle gördüklerim bir sanrı değilse 'ben hangi elin avucunun içinde uyumuşum?' sorusu zihnimi zonklatır? Neden fırtınasız gökyüzünde savrulup duran kuşlardan bir farkım olmadı, diye sorarım be defa. Ne bir dala yuvalabildim ne de kendi bucaksız yurdumda yer edinebilir diye kendime hayıflanırım.
Durup bir es alırım ve oldum olası kendi sorularımın cevabını kendim verişimin yankısını sorgularım. Kendi gecemi aydınlatamazken kör bir ışıkla; 'İnsan, gecede kendini bulandır.' der bir ses. Bunu duyar, sarsılırım.
Duyduğum ve duyacağım tüm cümlelerin izdüşümünde kaybolurum. Her gece idrak etmeye korktuğum hakikatin gölgesiyle fecir vaktine arkadaş olurum. Yoldaşlığım kalbimin istikametidir.